Öğrenci-Sınıf-Uyku Üçgeni
Meslek liselerinin en
büyük sorunlarından biri de öğrencilerin derste uyumasıdır. Hatta yakın zamanda
haberlerde duymuşsunuzdur.35 yıllık Tarih öğretmeni derse girdiğinde tüm
öğrencilerin ( biri hariç ) uyuduğunu görünce emekli olmaya karar vermişti.
“Uykusuzluk ve/veya yorgunluk halinde son bir
enerjiyle sıraya yüzüstü yatan öğrencinin yaptığı eylem” derste uyumanın en güzel tanımı bu olsa gerek.
Öğrenci gözüyle derste
uyumanın kısaca açılımına bakalım. “ Bu eylem sırasında, kollarla yüz mümkün olduğunca
kamufle edilmeye çalışılır ki başkaları uyurken yüzünüzü görmesin. Her ne kadar
sınıfta uyuyan birinin görüntüsünün çok hoş olmadığı bilinse de, bilinçsiz uyku
modunun etkisiyle yüzün alabileceği olası abuk sabuk haller paranoya yaratır.
Önce bir iki kısa deneme yapılarak hoca yoklanır. Eğer onun da içi geçmişse
zaten uyumanızı umursamayacaktır. Eğer olur
da siz uyumakta iken adınızı söyler ya da "ne uyuyorsun çocuğuum?"
falan derse sakın ola ki hemen irkilip "pardon hocam" demeyin. Duymuyormuş
gibi yapıp, birileri sizi dürtene kadar kıpırdamayın. Bu durumda size acıyan
hoca, fazla üstünüze gitmeyecektir... Vah ki vah
Gün yeni başlamıştır,
göz kapakların düşmeye, kalp atışların yavaşlamaya başlar.
Bedenin bir eğlence merkezi çıkışı, acımasızca dövülmüş bir kimsesizinki kadar bitkin ve darmadağındır. Boynun yavaşça öne düşer, göz kapakların titrer, başını kaldırırsın. Göz kapaklarını açarsın, gözlerin kayar. Sonra tekrar, boynun gün ışıyana kadar içmiş bir sarhoşun bedeni kadar yavaş, düzensiz bir hareketle öne düşer. Gün, henüz başlamaktadır ve sen sıranın üzerinde sessizce uyuyorsundur. Beş dakika sürecek de olsa refaha ermişsindir. Elmacık kemiğinden tüm vücuduna yayılır mutluluk. Bir çığlıkla kabusa dönebilecek olsa da bu uyku, beynin ne kadar uyuşmuşsa, o kadar iyidir. Ve bir sesle uyanırsın. Oğluuuuummmm!
Bedenin bir eğlence merkezi çıkışı, acımasızca dövülmüş bir kimsesizinki kadar bitkin ve darmadağındır. Boynun yavaşça öne düşer, göz kapakların titrer, başını kaldırırsın. Göz kapaklarını açarsın, gözlerin kayar. Sonra tekrar, boynun gün ışıyana kadar içmiş bir sarhoşun bedeni kadar yavaş, düzensiz bir hareketle öne düşer. Gün, henüz başlamaktadır ve sen sıranın üzerinde sessizce uyuyorsundur. Beş dakika sürecek de olsa refaha ermişsindir. Elmacık kemiğinden tüm vücuduna yayılır mutluluk. Bir çığlıkla kabusa dönebilecek olsa da bu uyku, beynin ne kadar uyuşmuşsa, o kadar iyidir. Ve bir sesle uyanırsın. Oğluuuuummmm!
Öğrenci derste neden uyur?
Çünkü gece uyumamıştır, ders ilgisini çekmiyordur, alışkanlık haline gelmiştir.
Enerjik değildir. Öğretmen sıkıcı ders anlatıyordur…
Her ne olursa olsun, anne-babaların çocuklarının uyku sağlığına
en azından beslenmeleri ve genel sağlıkları kadar özen göstermeleri gerekir.
Yapılan bir araştırmada bir hafta boyunca
öğrencilerin beyin aktiviteleri incelenmiş ve sonuçta aşağıdaki grafik ortaya
çıkmış:
“ Öğrencilerin beyin aktivitelerinin, derste oldukları
süre boyunca neredeyse düz çizgilerle devam etmesi, üstelik uyku esnasında
sınıfta olduğundan daha fazla aktivite gösteriyor olmaları uyuyan öğrencilere
bakış açınızı eminim ki değiştirecektir.”
Kısaca uyuyan öğrencinin beyni sınıfta pasif durumdaki
öğrencinin beyninden daha hareketli ve üretkendir. Öğretim ortamında öğrencilerin derse
katılımını sağlarsak beyin aktivitelerini hareketlendirmiş oluruz.
Aslında beyin uyku sırasında dinlenmez. Daha çok dışarıdan
değil, vücuttan ve kendi içinden kaynaklanan verileri işler. Uyanıkken
olduğundan çok çalışır.( Pasif öğrenciler için )
“
Okul başarısında sağlıklı uykunun etkisi araştırmalarla da test edilip
onaylandı. Yapılan araştırmalar düzenli uyuyan öğrencilerin iyi uyumayanlara
oranla daha iyi not aldıklarını ortaya çıkardı.”
Peki, öğrencilerimizin derste zihinsel meşguliyetlerini artırmak
için neler yapıyoruz?
Düz anlatım, halen en çok kullanılan öğretim yöntemi olmaya
devam ediyor. Bazı öğrenciler bu yöntemle, özellikle öğretmen dersi çok iyi
anlatırsa, çok şey öğrenebilir. Ancak,
bu yöntemin en önemli sorunu öğrencilerin pasif olması ve de uykuya meyil etmeleri.
Hiç unutmam bir gün bir arkadaşım gözleri açık uyuyan bir öğrenciden bahsetmişti.
Düz anlatımı ne kadar kısa tutarsak o kadar iyi olur.
Bu yüzden derslerimizde görsel ve işitsel materyal
kullanmalıyız. Soru sormalarını isteyerek öğrencileri cesaretlendirmeliyiz. Konu
tartışmalarını teşvik etmeliyiz. Bir ders öncesinde, sonrasında veya ders
sırasında öğrencilerden bir soru, fikir veya görüşe yazılı olarak tepkide
bulunmalarını isteyebiliriz. Cümle tamamlama çalışması yaptırılabilir. ‘… Öğrendim’
ve ‘…Merak ediyorum’ ifadelerini kullanmalarını isteyebiliriz.
Ya da yılların
tecrübesine sahip bir idarecinin dediği gibi: Uyuyan öğrenci derste uyandırılır.
Elini ve yüzünü yıkaması sağlanır. Velisi aranarak durum bildirilir. Bir sağlık
sorunu olup olmadığı sorularak veli okula davet edilir ve aynı durum yaşandıkça
veliyi okula çağırma etkinliği tekrarlanır. Bu durumu gören öğrenci uyuma
eyleminden vazgeçer. Bu yöntemi hiç sıkılmadan bir dönem boyunca denedim.
Ne mi oldu?
Ne öğrenci uyumaktan
vazgeçti ne veli okula gelip gitmekten. Ben uyguladığım yöntem ve tekniklerden
vazgeçerek yeni öğretim yöntem ve tekniklerini uygulamaya başladım ve ikinci
dönem öğrencileri daha aktif hale getirdim. Onlar aktif öğrenci oldu ben ise
öğrenen ve öğreten öğretmen oldum. Ve öğrenmeye –öğretmeye devam ediyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder