PANDEMİ DÖNEMİNDE TÜRK HİKAYECİLİĞİ
Geçmişte birçok salgınla karşılaşan insanoğlu
ilk defa salgınla ilgili gelişmeleri anlık takip etmiş ve salgının bilim ve
teknoloji sayesinde nasıl geniş bir alana yayıldığını şaşkınlıkla izlemiştir. Hızlıca
alışkanlıklarımız değişmiş, toplumsal kurallar pandemiye göre yeniden
şekillendirilmiştir.
Edebiyatın geçen bir yılının derli toplu bir hafıza
defteridir öyküler ve öykü yıllıkları.Pandemi dönemi Türk hikayeciliğini
hızlıca gözden geçirdiğimizde işte elimizde kalanlar:
2019 yılında 193,
2020’de 225,2021’ de ise 276 hikaye kitabı ülkemizde yayınlanmıştır. Yayınevlerinin
internet sayfaları, dergilerdeki kitap tanıtımı ve inceleme sayfaları , kitap
satış siteleri verileri , gazete ve kitap ekleri , kitabevleri ve sosyal
medyadan elde edilen veriler ışığında bu bilgiler ortaya konulmuştur.
Din, medeniyet, kültür, tassavvuf, tıp, ruh ,tabiat konuları pandemi
süreci hikayelerinde ön plana çıkmıştır. Maske, mesafe, temizlik, aşı vb.
kavramlar hikayelerde kendine yer bulmuştur. “COVİD-19 Öyküleri” adı altında
öykü yarışması açılmış ve 195 öykü yazarı yarışmaya katılmıştır.
Yeryüzünde anlatılmadık bir şey bırakmayan
insanoğlu, anlatım tarzını farklılaştırarak diğer yazarlardan farklılığını
ortaya koymaya başlamıştır son yüzyılda. Pandemi sebebiyle yeni konu ve
kavramlar bir tohum gibi yeşermiştir. Hikayeciler tarafından özenle ele alınmış,
ince ince işlenmiştir. Hikayelerin kurguları,
hayatlarımıza tutulan aynalar gibi tanıdık geliyor ve hepsinden önemlisi
kahramanlar da işlenen temalar gibi tanıdık.
Yer yer şiirsel bir dili yakalayan
hikayeler hareketli bir yapıya bürünerek okurun zihnini yormamıştır. Şiirde
istenen az sözle çok şey söyleme becerisi bu dönem hikayelerine yansımıştır. Şiirsel
anlatımdaki eserler öyküyle deneme arasında zaman zaman sıkışmıştır.
Bu dönemin hikayeleri modern insanın görmek
istemediği gerçek hayatın ve güncel olayların izdüşümü gibi karşımıza çıkıyor. Psikolojik
derinlik göze batmaktadır. Kısa yazılar olarak algılanan öykülerdeki duygusal derinlik
zaman zaman okuru yoruyor.
Pandemi üzerinden yoğun bir
medeniyet çözümlemesine girişen hikayeler, okurunu da bu sorumlu bilince davet
etmektedir. Çağrışım ve yoğunluk satır aralarından yükseliyor.Hikayelerin büyük
bir kısmının mekan içlerinde geçen bölümlerinde mekan ve kişiler bir bütünlük
arz etmektedir.Her kesimden insan türlü halleriyle anlatılmıştır. Kurgu, konu
ve karakter çeşitliliği oldukça zengin .Hikayelerin geneli kurgulanmış gibi
değil de yaşanmış kadar doğal bir özellik taşıyor. Pandeminin etkisi olsa gerek…
Dikkatimi çeken diğer bir unsur da
hikayelerde yer alan şiddet olgusudur. Toplumun kanayan yarası olmaya devam
etmektedir.Zaman zaman hikaye içinde hikaye anlatan kahramanlar varlıklarını
hissettirmektedir.
Genel olarak hikayeler Anadolu’dan
kırsal ve kent yaşamından kesitlerinden oluşmaktadır.
Hikaye kitaplarının isim seçim
sürecini incelediğimizde ya kitaptaki
bir hikayenin ismi seçilmiş ya da hikayelerin derinliğinde yer alan bir
duygudan hikaye kitabı ismini almıştır.
Ayrıca çocuklarımızın bu süreçte
yazdığı hikayeleri de unutmamak lazım. ”Korona Kralı” ile savaşıp “Eba Dede”
ile konuşup hikayeler yazdılar. Sabunlu su fışkırtıp kolonyalı kılıçlarla
savaştılar.Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 50’den fazla kuruluyla birlikte, çocukların
Covid-19’u anlayabilmesi ve kabullenebilmesi için Türkçenin de aralarında bulunduğu
33’ten fazla dilde kitap hazırlamıştır.
Tüm insanlık birlikte mücadele ederken, bizi duygularındıran, düşündüren
ve hayata yeni bir bakış açısı yaratan hikayeler yazıldı bu süreçte.
Geçtiğimiz hastalıklı , kaygılı ve en acısı
da kayıplı yıllarda, hikayelerle ruhumuza hatta bedenimize şifa bulabileceğimiz
bir süreç yaşadık hikaye severler olarak.
İnsanlık bu süreçte bütün bedeni ve
ruhunu tekrar tekrar yıkadı. Pandeminin, koronanın ve karantinanın kırkını
çıkaran öyküler yazılmaya başlandı şimdi.Bir tane de ben yazıyorum.Parmaklarımın
sayesi klavyede dolaşırken maskenin ağırlı nefesimi kesiyor…
Sağlıklı,mutlu ve huzurlu bir hayat
diliyorum.Sevgi ve saygıyla kalınız.